Sindirim dostu, mineral kaynağı: Maden suyu
Ölçülü tüketildiğinde beden için şifa deposu…
Günlük hayatta su tüketimi hayati ehemmiyet taşıyor, suyun farklı cinsleri ortasında yer alan maden suyu da içerdiği doğal mineraller sayesinde sıhhat için epey yararlı.
Özellikle yemeklerden sonra tercih edilen maden suyu, sindirimden kemik sıhhatine kadar birçok alanda destekleyici bir tesire sahip.
Ancak yararlarından yararlanmak için gerçek ölçüde ve şuurlu tüketilmesi büyük değer taşıyor.
İşte maden suyunun sıhhat üzerindeki tesirleri…
MİNERAL TAKVİYESİ SAĞLIYOR
Maden suyu, çözünmüş mineraller bilhassa magnezyum ve kalsiyum içeriyor.
Bu mineraller kas işlevine, kemik sıhhatine ve bedenin elektrolit istikrarına katkı sağlıyor.
Düzenli ve ölçülü tüketildiğinde mineral dayanağı açısından günlük beslenmeyi tamamlayıcı bir rol oynuyor.
SİNDİRİM SİSTEMİNE TAKVİYE VERİYOR
Yemek sonrası yaşanan hazımsızlık yahut şişkinlik üzere meselelerin hafiflemesine yardımcı olabiliyor.
Ayrıca mide ve bağırsak hareketlerini olumlu istikamette etkileyerek sindirim sürecini kolaylaştırıyor.
GAZ VE ŞİŞKİNLİK HİSSİNİ AZALTABİLİYOR
Maden suyu, bilhassa yemeklerden sonra ortaya çıkan gaz ve şişkinlik hissini azaltabiliyor.
Bu nedenle birçok kişi tarafından yemek sonrası tercih ediliyor.
KAN ŞEKERİNİ DENGELİYOR
Maden suyu mineral içeriği nedeniyle metabolizma üzerinde dolaylı tesirler sağlayabiliyor.
Özellikle minerallerin bedendeki fonksiyonları göz önünde bulundurulduğunda, kan şekeri istikrarı açısından da destekleyici olabiliyor.
DOĞRU VAKİTTE TÜKETİLMESİ GEREKİYOR
Maden suyunun bilhassa yemeklerden sonra içilmesi yararlı olabilir.
Ancak fayda ve risk istikrarı açısından kıymet taşıdığı için günlük tüketimde çoka kaçılmamalı.
DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Mineral içeriği yüksek olan maden suları bilhassa sodyum oranı yüksek olanlar kimi bireyler için risk oluşturabiliyor.
Sindirim sistemi üzerindeki tesirler ferdî farklılıklara nazaran değişiyor; birtakım bireylerde yarar sağlarken kimilerinde rahatsızlığa neden olabiliyor.
Kan şekeri üzerindeki tesirleri konusunda güçlü bilimsel ispatlar bulunmuyor.
Tek başına mucizevi bir tahlil olarak görülmemeli; sağlıklı ömür alışkanlıklarıyla birlikte tamamlayıcı olarak düşünülmeli.
