Yusuf Tekin: Türkiye Yüzyıl Maarif Modeli’nin odağına insan haklarını yerleştirdik

Avrupa Birliği İştirak Öncesi Yardım Aracı 2021-2027 periyodu kapsamında desteklenen ‘Öğretmen Eğitimi Dijital Ekosistemi Projesi’nin tanıtım programı yapıldı.

Ankara’da bir otelde gerçekleştirilen programda konuşan Bakan Tekin, İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na yönelik saldırısını kınayarak, eğitimin de en değerli fonksiyonunun, temel hak ve hürriyetlerin garanti altına alındığı, barış ve demokrasinin hâkim kılındığı bir dünya oluşturmak olduğunu söyledi.

“EĞİTİMİ BARIŞIN HÜKÜMRAN OLDUĞU BİR DÜNYA İÇİN YAPMALIYIZ”

Bu husustaki temel misyonun dünyanın her tarafındaki eğitimcilere düştüğünü lisana getiren Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugün dünyanın neresinde olursa olsun bir insan hakkı ihlali varsa, savaş yapmayı ve diğerinin hakkını ihlal etmeyi kendisine hak gören bir zalim varsa kuşkusuz bunda biz eğitimcilerin hissesi var.”

Tekin, eğitimle ilgilenen mahallî ya da milletlerarası otoritelerin çalışmalarının merkezine barış, demokrasi ve insan haklarının hâkim olduğu bir dünya amacını koyması halinde, dünyada vahşet ve soykırım yapan siyasetçilerin olmayacağını söz etti.

Yusuf Tekin, “İnsanların eğitimlerini, insan haklarının, barışın ve demokrasinin hükümran olduğu bir dünya için yapmak durumundayız.” dedi.

“ULUSLARARASI MEŞRUTİYETLERİNİ KAYBETME DURUMUNDALAR”

Tekin, dünyanın her yerinde geçerliliği kabul edilen üniversal insan hakları metinlerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

Dünyada bugün ortamızda bulunan UNICEF ve Avrupa Birliği (AB) üzere insan haklarını ve demokrasiyi hükümran kılmaya çalışan milletlerarası örgütler var.

Anlamakta zorlandığım şey şu; neden insan hakları kozmik metinleri ve insan haklarını korumakla mükellef milletlerarası otoriteler, bu görevlerini yerine getirirken etnik ya da dini perspektiften bakarak davranıyor?

“ULUSLARARASI YAPILAR DAHA NE OLACAK Kİ MÜDAHALE EDECEKLER?”

Bugün 60 binin üzerinde Filistinli şehit edildikten sonra dünyada sesler yükselmeye başladı. Geçen hafta okuduğum bir rapora nazaran, yaklaşık 52 dakikada bir çocuk Filistin’de şehit edildi. Bunların ortasında şimdi kundaktaki bebekler de var. Benim anlamakta zorlandığım şey şu: Memleketler arası metinler, kozmik insan hakları bildirgeleri ve bunları korumakla mükellef olan insan hakları mahkemeleri, milletlerarası yapılar, daha ne olacak ki müdahale edecekler?

“TYMM’NİN ODAĞINA İNSAN HAKLARINI YERLEŞTİRDİK”

Bakan Tekin, son 22 yılda temel hak ve hürriyetler açısından ayrımcılığa yol açan tüm sözleri eğitim müfredatından çıkardıklarını, Türkiye Yüzyıl Maarif Modeli’nin (TYMM) odağına ise insan haklarına, barışa ve dünyaya saygıyı yerleştirdiklerini bildirdi.

Bunun başka birçok ülkeye örnek olmasını istek ettiğini belirten Tekin, TYMM’nin öbür bir fonksiyonunun de öğretmen ve öğrencilerin dijital okuryazarlığını geliştirmek olduğunu vurguladı.

“AHLAKİ HUDUTLAR İÇERİSİNDE ALAN OLUŞTURMAYA UĞRAŞ SARF ETTİK”

Tekin, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

Türkiye Yüzyıl Maarif Modeli ile hem felsefi manada dünyada insan haklarının, demokrasinin hükümran olduğu bir yapıyı inşa etmek için Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak üstümüze düşeni yapmayı referans olarak aldık hem de bugün lansmanını yaptığımız projede olduğu üzere dijital marifetlerimizi, öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin ahlaki sonlar içerisinde geliştirecekleri bir alan oluşturmaya uğraş sarf ettik.

Eğitim bölümünün sırf bakanlığın çalışmalarıyla yürütülemeyeceğinin şuurunda olduklarını lisana getiren Tekin, “İşlerimizi yaparken bize katkı vermek isteyen, bizimle tıpkı parametrelerde buluşan ulusal ya da memleketler arası bütün yapılarla, bütün STK’lerle iş birliği yapmayı değerli başlık olarak kabul ediyoruz.” diye konuştu.

“MİLLİ EĞİTİM AKADEMİMİZ BU PROJENİN YÜRÜTÜCÜSÜ OLACAK”

Tekin, projeye katkılarından ötürü UNICEF ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’na teşekkür ederek, şunları söyledi:

Projemiz inşallah bugün başlamış olacak lakin bu projeyi hayata geçirecek, devam ettirecek kuşkusuz en ana aktör, öğretmen arkadaşlarımız.

Ben önümüzdeki dönemde de Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın birçok uygulamasında bu cins maharetlerin bakanlık tarafından farklı formda değerlendirileceğini, TYMM’nin ana ögelerinin birinin bu olduğunu öğretmen arkadaşlarımıza bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Biz bu projeyi önemsiyoruz.

Projenin bakanlıkta 2 yürütücüsü var, hem Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğümüz hem de kuruluşunu yeni tamamladığımız Ulusal Eğitim Akademimiz, bu projenin yürütücüsü olacaklar.

“DİJİTAL VE YEŞİL DÖNÜŞÜM KONUSUNDA ÇEŞİTLİ İŞ BİRLİKLERİ İÇİNDEYİZ”

Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakan Yardımcısı Lutfihak Alpkan da dijital maharetlerin iş dünyasında çok büyük değer arz ettiğini, çalışanların teknoloji alanındaki bilgi eksikliğini tamamlayacak ve dijital imkanları kullanıma açacak ekosistem dönüşüm projelerinin iş hayatının devamı açısından kritik olduğunu söz etti.

Alpkan, dijitalleşme sürecinde insani paha ve toplumsal maharetlerin geride bırakılmaması gerektiğini belirterek, şu bilgileri paylaştı:

Biz Memleketler arası Çalışma Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı ve öteki milletlerarası kuruluşların yanı sıra ülkemizdeki bakanlıklarla işbirlikleri yürütüyoruz. Bilhassa dijital ve yeşil dönüşüm için gerekli olan yetenek dönüşümünü sağlamak, işsiz kalma riski bulunan yahut eğitim fırsatına ulaşamayan kümeler için adil geçiş süreçleri tasarlıyoruz. Ayrıyeten, marifet eşleşmesi ve mesleksel eğitimden istihdama geçiş konularında Milli Eğitim Bakanlığı ile de yakın işbirliği içindeyiz.