Şam sakinleri, Suriye’nin yeni lideri Şara’yı anlattı
61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasının akabinde kurulan yeni yönetimin lideri olan Ahmed Şara’nın eski komşuları ve tanıdıkları, konuştu.
Şam’daki Mezze Mahallesi’nde berberlik yapan Muhammed Arapoğlu, “Sayın Ahmed Şara, Suudi Arabistan’dan döndüğünde çocuktu. Hatırladığım kadarıyla 4. yahut 5. sınıf öğrencisiydi. İlkokulu Ömer bin Hattab Okulu’nda okudu, sonra Ömer bin Abdulaziz Okulu’na gitti. Şafii Mescidi’nde arkadaşlar edindi. Liseden mezun olunca Şara, üniversitede eğitim görmeye başladı fakat eğitimini tamamlamadı.” diye konuştu.
“ARKADAŞ CANLISI, KİBAR VE NAZİKTİ”
Arapoğlu, “Çocukken arkadaş canlısı, kibar ve nazikti. Az konuşurdu ve sakin bir yapıya sahipti. Ailesi cömertti ve güzel bilinirdi. Babasının bir emlak ofisi, erkek kardeşinin ise süpermarketi vardı. Birkaç kardeşi var.” dedi.
Şara’yı televizyon ekranlarında görünce şaşırdığını lisana getiren Arapoğlu, “Bu konuma ulaşmasını beklemiyordum lakin maşallah tam bir başkan. Türkçede ‘kabadayı’ yani bizim lisanda ‘adam’ olan Şara, çok şükür varlığını ispat edip Şam’ı fethetti.” sözlerini kullandı.
“ÇOK NAİF BİRİ”
Arapoğlu, Şara’nın mahalleyi ziyaretine ait şunları kaydetti:
“Bizi bir anda ziyaret etti. Beşerler etrafında toplandı. Gelip bana samimice selam verdi, halimi, sıhhatimi, arkadaşlarını ve kardeşlerimi sordu. Çok naif biri. Zalimden kurtulduk, sevindik fakat Ahmed Şara’nın gelmesiyle de büyük sevinç yaşadık.”
“UMRE’YE GİTMEK İSTEDİ, MADDİ DURUMU YETERLİ DEĞİLDİ”
Muhammed Asfahani de Mezze’de Şara’nın konutunun bulunduğu sokakta 1996’dan bu yana market işlettiğini söyledi.
Asfahani, “Burada dükkan açma erdemine nail oldum. Burada Şafii Mescidi var, cami vazifelileri de çok yeterli beşerler. Bunların başında Ebu el-Hayr Şükri Hocamız geliyor. Sayın Şeyh Ahmed (Şara) da onun öğrencisiydi.” dedi.
Şara’nın gençlik yıllarında umreye gitmek isteyen, maddi durumu güzel olmayan bireyler için para toplayarak yardım ettiğini anlatan Asfahani, “Kime sorsanız size kimseyle sorun yaşamadığını ve kimseyi rahatsız etmediğini söyler. Komşuları onu çok severdi. Ben buna şahidim.” diye konuştu.
Asfahani, Şara’nın kültürlü ve eğitimli aileye mensup olduğunu kaydetti.
“TARİH OKUMAYA BÜYÜK İLGİSİ VARDI”
1990’lı yıllarda Ahmed Şara’nın Kur’an-ı Kerim eğitimi gördüğü Şafii Mescidi’nin imamı Dr. Muhammed Ebu el-Hayr Şükri de “Sayın Ahmed Şara, sanırım 1997 yahut 1998’de erken yaşlarında bizim mescide gelerek Kur’an-ı Kerim eğitim aldı. Sanırım Kur’an-ı Kerim’in bir kısmını burada ezber etti, hadis eğitimi de aldı.
Burada İslami ahlak eğitimi da aldı. Öğrencilerimize ahlakı, sevgiyi, ebeveynlere saygıyı, birlikte yaşamayı, şiddetten kaçınma üzere İslami kıymetleri öğretiyoruz.” dedi.
“LİDERLİK, ZULME KARŞI DURMAK FITRATINDA VAR”
Şükri, Şara’nın eğitim gördüğü yıllarda hafızasında kalanları şöyle anlattı:
“Uzun yıllar geçti lakin şunu söyleyebilirim, liderlik onun fıtratında vardı. Liderliği severdi. Arkadaşlarıyla buluştuğunda, örneğin futbol maçlarında, yüzme etkinliklerinde yahut seyahat tiplerinde onlara liderlik ederdi. Okumayı çok severdi, bilhassa tarih okumaya büyük ilgisi vardı. Eski ve çağdaş tarihi okurdu. Şam’da doğdu ve yetişti. Bu kenti çok severdi. Özgürlük ve onur için çaba ederdi.”
Şara’nın kendilerinden yaklaşık 4 yıl boyunca eğitim aldığını lisana getiren Şükri, “Şara’nın fıtratında zulme karşı durmak da var. Bu yüzden ülkesini bırakarak Irak’a gitti, oradaki halkı savunmak için.” dedi.
Şükri, Şara’nın Irak’a gittiğini sonradan arkadaşlarından öğrendiğini tabir etti.
“SURİYE’NİN İNŞASINDA AKILLI BİR SİYASET YÜRÜTÜYOR”
Şara’nın İdlib’de kaldığı müddet boyunca hükümet ve bakanlıklar kurduğuna dikkati çeken Şükri, “(İdlib’de) Şara’nın devrimci anlayışından devlet anlayışına geçmesi çok kıymetliydi. Kendisinde bu özelliği gördüm. Dar dini görüşten sıyırılıp ümmet ve devlet anlayışına geçtiğini kendisinde gördüm.” dedi.
Ülkedeki toplumsal pahaların gözetilmesinin ehemmiyetine işaret eden Şükri, yeni idarenin ülkenin yalnızca bir kesitine meyilli olmaması gerektiğinin altını çizdi.
Geride kalan yıllarda Şara ile direkt bağlantılarının olmadığını söyleyen Şükri, dolaylı yollarla bağlantı kurduklarını anlattı.
Şükri, “Sayın Şara, düşünce olarak Şam Okulu diye bilinen ılımlılığa döndü. Bence Ahmed Şara, başarılı bir başkan. Okumaya ve bilime çok kıymet verdiği için çok özellikli biri. Çok diplomatik biri, yeni Suriye’nin inşasında akıllı siyaset yürütüyor.” diye konuştu.
“ALLAH’IN MÜSAADESİYLE BAŞARILI OLACAK”
Şara’nın ülkeyi yönetebilecek güce sahip olup olmadığı sorusu üzerine Şükri, “Ben daima şunu söylerim, yönetim tek bireyle olunmaz, bir başkan ve beraberindekiler olmalı. Bir kumandan tek başına ülkeyi fethedemez, askerleri olmalı. Şayet bize ona dayanak olmazsak başarısız olur.
Hz. Ömer’i yahut diğerini getir, şayet yanında kimse olmazsa başarısız olur. Önderin yanında arkadaşları ve halkının olması lazım ve halkımızın Şara’nın etrafında toplandığını görüyoruz. Kendisinde liderlik vasıflar var, halkı ve alimler de yanında. Allah’ın müsaadesiyle başarılı olacak.” karşılığını verdi.
“ONU ZİYARET ETTİĞİMDE, ALNIMDAN ÖPTÜ”
Şam’da Şara ile görüşmesine de değinen Şükri, “Onu ziyaret ettiğimde beni çok yeterli karşıladı, Alnımdan öptü. “Yeni Suriye’yi nasıl inşa ederiz, toplumun tüm kesitlerini nasıl bir ortaya getiririz” diye konuştuk. Eski günleri andık fakat konuşmamız genelde gelecekle ilgili oldu. Suriye’nin geleceğini ele aldık.” tabirlerini kullandı.
İleride sık sık görüşeceklerini umduğunu lisana getiren Şükri, “Ona nasihatimiz olursa ileteceğiz. Yanılgı görürsek bunu bildirmek bizim vazifemiz. Son ziyaretimizde de Şara’ya Suriye’nin inşası konusunda genel nasihatlerimizi ilettik.” diye konuştu.
Şükri, “Sayın Ahmed Şara, evvelden bizde öğrenciydi lakin bir önder oldu. Onun müsaadeden gidiyoruz. O, bana bir hoca olarak hürmet gösteriyor, ben de onu bu ülkenin lideri olarak görüyorum. Biz yeni yönetimimizleyiz.” dedi.
“HERKES BU ÜLKENİN PARÇASI”
Şükri, Şara ve beraberindekilerin ülkenin idaresini ağır bir yükle teslim aldıklarını anlattı.
“Ülke, yerle bir edilmiş, sıkıntı bir durumda.” diyen Şükri, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Çok vakte gereksinimimizin olduğunu düşünüyorum. Allah (Şara’ya) ona ve grubuna yardım etsin. Rabb’im onları bu ülkeyi tekrar inşa etmede muvaffak eylesin. Yeni gelenler yeni umutlarla geldi, birkaç ayda farkı göreceksiniz.
Hristiyanlar, ülkemizde hiçbir vakit eziyet görmedi. Evvelce kilise ve cami karşı karşıyaydı. Din adamları birbirilerini ziyaret ederdi. Alevi toplumu da bizim ülkemizin evlatları, kardeşlerimizdir. Rejim, onları çok berbat kullandı.
Biz, eli kana bulanmışlarla sıradan insanları farklı tuttuk. Herkes bu ülkenin modülü ve tüm mezhepler bu ülkenin inşasında yer alacak. İster Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Arap, Kürt yahut Türkmen olsunlar, hepsi bu ülkenin evladı. İnşallah herkes hakkını alacak. Hepimiz birliğiz.”
