Ümit Yenişehirli yazdı: ‘Laik teknoloji’li günler ve 28 Şubat’ın Erke Dönergeci

Bilimsel gelişme, eğitim ve imtihan üzere alanlarda geniş manasıyla dindarlar, dar kapsamda da İmam Hatiplilerin varlık gösteremeyeceğine dair inanış, kimi etraflarda yaygın bir galat-ı meşhur. Bu şöhret bulmuş yanlış, son olarak, LGS sıralaması üzerinden “İmam Hatip’ten birinciler çıkmış” ya da “Müftünün çocuğu da birinci” üzere tabirler ve alaycı, küçümseyici mimiklerle ortalığa saçıldı. Bu durum zıddından, kendilerini “aydın, çağdaş, seküler” üzere sıfatlarla tanımlayan bölümlerin, “bilimin lakin laik fikir eşliğinde yapılabileceği” telaffuzlarını de gündeme getiriyor.

28 ŞUBAT’IN MİMARLARI VE BASIN EL ELE

Bu kısmın misal davranışlarının geçmişteki örnekleri de çokça. Siyasi tarihimizdeki “laiklik adına” yapılan darbelerden bir darbe olan 28 Şubat post-modern darbesinin izlerinin şimdi silinemediği günlerde de yeniden dindarları aşağılayan, bilimin lakin seküler çevrelerce yapılabileceğini nedensiz bir özgüvenle argüman edenler vardı.

Erke Dönergeci ismi verilen “proje” etrafında yaşananlar bu çizgide ilerlemişti. Olup bitenler, bir yandan da tam bir tuhaflık ötesi olaylar zinciriydi. Anlatılanlara nazaran, bu çalışma 1992 yılında başlamıştı, 2000’li yılların başında da kısmen duyu(ru)lmuştu. Fısıltı gazetesi, yakında icat edilecek bir “şey”in, Türkiye’yi bilimsel ligde tepeye taşıyacağını yaymaktaydı. Öte yandan basın da bu “icat” hakkında temelsiz haberlerle kamuoyunda beklenti oluşturmaya başlamış, bilimsel hiçbir desteği olmayan “buluş”a dair yığınla temelsiz şey yazılmıştı.

2006 yılındaki o ünlü tanıtım toplantısından evvel medyada yer alan haber ve yorumlara nazaran, “laik bilim insanlarının” buluşu, araştırma dünyasını sarsacaktı. Buluş, güce dair bilinenleri aykırı yüz edecekti.

GÜNLERCE TAM SAYFA GAZETE İLANLARI VERİLDİ

Dönergecin tanıtım toplantısı yaklaşırken, dikkat çeken bir gelişme de basındaki ilan furyasıydı. Erke Dönergeci’nin açıklanacağını ayrıntı vermeden fakat merakları da kışkırtan, tarih yazılacağını sav eden, içinde bol “bilim, aydınlanma, çağdaş” ibareleri geçen içeriklerle dolu, “Erke… Bilimsel Niyetin Gücü” başlığıyla tam sayfa reklamlar gazeteleri kaplamıştı. AK Parti iktidarının şimdi birkaç yıllık olduğu o periyotta, basın bir yandan klasik “irtica, gerici” haberlerini sürdürürken, bir yandan da ülkenin en büyük gazetelerinin sayfaları bu enteresan reklamlara ayrılmıştı. Kimsenin tanımadığı bir şirketin böylesi maliyetli reklamların parasını nasıl karşıladığı o günlerde de sonrasında daima merak edilecekti.

28 ŞUBATÇILAR TANITIM TOPLANTISINDA UZUNLUK GÖSTERDİ

Sonunda, Erke Dönergeci’nin tanıtım günü gelmişti. Tertip enteresandı, çünkü tanıtımın ağır top davetlileri, daha birkaç yıl evvel yaşanan ve tesirleri azalarak da olsa hala devam eden 28 Şubat Post-Darbesi’ne imza atan ya da yanında duranlardı. Bir öbür deyişle bu küme, Erke Dönergeci’ne kefil oluyordu.

Açılış günü sahnede kimler yoktu ki! Refah Partisi’ne kapatma davasını açan, Refah Partili dindarlara “metastas yapan kanser uru” diyen eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş. 1994-98 yılları arasında Genelkurmay Başkanı olan, o meşhur 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısının baş aktörü, Erbakan Hükümeti’ni istifaya zorlayan 28 Şubat Süreci’nin mimarlarından emekli asker İsmail Hakkı Karadayı.

28 Şubat darbesine giden periyotta Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan, emekliliğinde ise Sümerbank idare heyetine giren, banka yolsuzlukla suçlanınca yurt dışı yasağı önlemiyle yargılanan Muhittin Fisunoğlu. Eski Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, Erke Dönergeci’ni imal eden firmanın danışmanı emekli asker Çetin Uğural ve daha birçok isim…

CON AHMET’İN BÖLÜM DAİM MAKİNESİ GİBİ

Erke Dönergeci açıklandığında herkes şaşkınlık yaşamıştı. Anlatılanlara nazaran, dünya tarihinde birinci defa “maliyetsiz enerji”ye sahip olmanın yolu bulunmuştu. “Dönergeç, istenilen yerde istenilen ölçüde kendi kendine elektrik üretecek”ti. Toplantıda, fiziğin temel kanununa alışılmamış bu türlü bir metodun nasıl çalışacağına dair bilgi verilmezken, mümkün soruların önü de şu sözlerle kesilmişti:

Buluşun dayandığı fizik ve matematik asılları uygun gördüğümüz bir vakitte bilim dünyasına sunulacak. Bu yüzden mevzuyu tartışmaya açmıyoruz. Kimseyi inandırma üzere bir maksadımız da yok.

Zaten davetliler ile basın mensupları da soru sormayla değil, bu “buluş”u coşkuyla karşılamakla meşguldü. Buluşun maliyeti, kaç kişilik bir takımla yürütüldüğü, çalışma merkezinin yeri, tanıtımın neden eski askerler ve emekli yargı mensupların iştirakiyle yapıldığı üzere hususlarda da açıklama yapılmamıştı, basın bunlarla ilgili de soru sormamıştı. Basın, “laik bir grubun” nasıl da büyük bir bilimsel buluş yaptığına odaklanmıştı. Unutmadan; tanıtım metninde, Genelkurmay tarafından, seçilmiş AK Parti iktidarına karşı “e-muhtıra”nın yayınlanacağı yıl olan 2007 ile ilgili olarak, “2007 çok farklı bir yıl olacak” da denilmekteydi.

ÜZERİNDEN TAM 19 YIL GEÇTİ ANCAK HÂLÂ ÜRETİLMEDİ

Tanıtım toplatısının açılışı, “Değerli komutanlarım” diye başlayan ve “Başta Türk milleti olmak üzere tüm dünya insanlığına sunulan bir hizmet” olduğu anlatılan, 2007 yılında piyasaya çıkacağı duyurulan buluşun hiçbir işe yaramadığı ise kısa müddette ortaya çıkacaktı. Yıllar içinde, bu cins alet edevatı tanımlamak için kullanılan o eski tabir, “Con Ahmet’in devirdaim makinesi” deyimi, Erke Dönergeci’nden bahsedilirken de kullanılır olmuştu.